ROMAN - Mulla Evindar
ROMAN
Mehtap çoktandır bir kaç roman almak istiyordu, girdiği kitabevinde "Romanlar hangi rafta?" diye sordu elemana. Eleman ilgili rafı gösterip Mehtap ile romanları başbaşa bıraktı.
Mehtap romanları eline alıyor, teker teker göz gezdirip tekrar yerine koyuyordu. Bir tanesinde şöyle bir cümle ilgisini çekti :
"Aslında her insanın hayatı bir romandır ve yazarı da kendisidir". Mehtap derin ve gizli bir gülümsemeyle o kitabı da tekrar yerine koyup, hiçbir roman almadan gitmeye karar verdi. Çıkış kapısına doğru kendinden emin adımlarla aradığını bulmuş edasıyla yürürken "Ne yaptınız, aradığınızı bulamadınız mı?" diye soran kitabevi elemanına "Hayır!" deyip içinden "kendim roman yazmaya karar verdim" diye ekledi.
Madem ki her kişi kendisinin romancısıdır, kendini niye başkalarının serüvenlerinde arayıp iz sürer gibi başkasından okuyacaktı, kendisini en iyi kendisi anlatır diye düşündü.
Başlar roman yazmaya.
Mehtap günlerce, haftalarca uğraştı. Eli, ayağı birbirine dolandı, tek sayfa yazmak şöyle dursun ilk cümleyi bile henüz yazamamıştı, nereden nasıl başlayacağına karar veremiyordu, yazıp yazıp tekrar siliyordu.
Tekrar kitabevine gelip daha önce baktığı romanlardan birkaç tane aldı.
Romanlarını odasındaki kitaplığa yerleştirip ilgisini çeken sözün bulunduğu romanı ise masaya koyup başlar okumaya, ilk sayfada sadece bu cümle vardı : "Aslında her insanın hayatı bir romandır ve yazarı da kendisidir", sayfanın tam ortasındaydı bu cümle. Sonra diğer sayfaya geçti, o sayfada da ortasında tek bir cümle vardı, ilk sayfadaki cümlenin devamı gibiydi : "Her insan roman yazarının romandaki baş karaktere yön vermesi gibi kendine yön verir ve farkında olmadan iyi ya da kötü romanını yazar". Mehtap bu cümleyi okuduktan sonra gözleri masasının üzerinde roman yazmak için duran kağıt ve kaleme ilişti. Kalemi eline alıp şunu yazdı:
"Sen ne kendini tanımaz, anlatamaz insansın be! Sen ne isimsiz, kelimesiz, sayfasız bir romansın be!"
Mûlla Evîndar
mullaevindar@gmail.com
06.06.2017
Madem ki her kişi kendisinin romancısıdır, kendini niye başkalarının serüvenlerinde arayıp iz sürer gibi başkasından okuyacaktı, kendisini en iyi kendisi anlatır diye düşündü.
Başlar roman yazmaya.
Mehtap günlerce, haftalarca uğraştı. Eli, ayağı birbirine dolandı, tek sayfa yazmak şöyle dursun ilk cümleyi bile henüz yazamamıştı, nereden nasıl başlayacağına karar veremiyordu, yazıp yazıp tekrar siliyordu.
Tekrar kitabevine gelip daha önce baktığı romanlardan birkaç tane aldı.
Romanlarını odasındaki kitaplığa yerleştirip ilgisini çeken sözün bulunduğu romanı ise masaya koyup başlar okumaya, ilk sayfada sadece bu cümle vardı : "Aslında her insanın hayatı bir romandır ve yazarı da kendisidir", sayfanın tam ortasındaydı bu cümle. Sonra diğer sayfaya geçti, o sayfada da ortasında tek bir cümle vardı, ilk sayfadaki cümlenin devamı gibiydi : "Her insan roman yazarının romandaki baş karaktere yön vermesi gibi kendine yön verir ve farkında olmadan iyi ya da kötü romanını yazar". Mehtap bu cümleyi okuduktan sonra gözleri masasının üzerinde roman yazmak için duran kağıt ve kaleme ilişti. Kalemi eline alıp şunu yazdı:
"Sen ne kendini tanımaz, anlatamaz insansın be! Sen ne isimsiz, kelimesiz, sayfasız bir romansın be!"
Mûlla Evîndar
mullaevindar@gmail.com
06.06.2017
Yorumlar
Yorum Gönder